18 Mart Çanakkale Zaferi, Türk milletinin birlik, beraberlik ve fedakârlıkla yazdığı unutulmaz bir kahramanlık destanıdır. Kadın, erkek, çocuk demeden her birey, bu zorlu mücadelede yer alarak özgürlük ve bağımsızlık adına büyük bir dayanışma örneği sergilemiştir.
Cephede vatan savunması yapan Mehmetçikler kadar, cephe gerisindeki halk da bu direnişe omuz vermiştir. Kadınlar, cephane taşımış, yaralı askerlerin bakımına koşmuş; çocuklar, yaşlarının ötesinde bir bilinçle destek olmuştur. Özellikle tıbbiyeliler ve hemşireler, savaşın en karanlık anlarında insanlığın ve özverinin simgesi haline gelmiştir. Henüz öğrencilik yıllarında hayat kurtarmaya adanmış olan tıbbiyeliler, cephede hem yaralı askerleri iyileştirmeye çalışmış hem de kendi canlarını vatan uğruna feda etmişlerdir. Hemşireler ise, yaralı askerlerin yanında bir umut ışığı olmuş, şefkat ve fedakârlıklarıyla bu destana ayrı bir anlam katmıştır.
Bu zaferin lideri Mustafa Kemal Atatürk, bu büyük mücadeleyi kazananların hatırasını şu sözlerle onurlandırmıştır: "Bu memleketin toprakları üzerinde kanlarını döken kahramanlar! Burada bir dost vatanın bağrındasınız. Huzur ve sükun içinde uyuyunuz. Sizler, Mehmetçikler, artık bizim evlatlarımızsınız." Bu sözler, sadece bir milletin değil, insanlığın ortak değerlerini de gözler önüne sermektedir.
Bugün, 18 Mart Çanakkale Zaferi’ni anarken, bu kahramanlık öyküsünün her satırında emeği olan şehitlerimizi ve gazilerimizi minnetle yâd ediyoruz. Vatanın her karış toprağını canıyla savunan halkımızın ve kahraman sağlık personelimizin fedakârlıkları, gelecek nesillere örnek teşkil etmeye devam edecektir.